Nergis Çiçeği

Nergis Çiçeği ve Mitolojik Hikayesi

Şubat ayı deyince aklıma doğduğum topraklara ait bir mucize bir güzellik gelir. Nergis çiçeği… Soğuk kış günlerine inat bembeyaz bir güzellik baharı müjdeler ve ‘hala umut var’ der..

Kışa inat bahar var..

Nergis çiçeği Yalnızca ülkemin kıyı bölgelerinde (Ege ve Akdeniz) özellikle de İzmir, Milas, Muğla, Kuşadası, Didim yani kıyı egede yetişmektedir. Bunu özellikle vurguladım çünkü buralarda yetişmesinin mitolojik bir hikayesi ve anlamı var. Yaşadığım topraklarda büyük bir mitoloji, tarih yatmakta ve ben buradaki sırları araştırıyorum.

Dünyada sadece ülkemin verimli topraklarında yetişmesiyle burada bir mucizeye işaret ediyordur belki.. Belki de yanılıyorumdur, başka yerlerde de yetiştiriliyor diyenler çıkacaktır elbet ama benim bildiğim en ‘özel’ nergis çiçekleri yurdumun topraklarında can buluyor…

Mitolojik Hikayesi: Narkissos

Nergis çiçeğine ismini veren Narkissos’un yaşadığı aşk ve dram bir çok şair ve yazara ilham vermiştir. Bu mitolojik hikayenin farklı farklı anlatım ve yorumları da bulunmaktadır ama ana teması hiç değişmemektedir. O da Ekho’nun Narkissos a duyduğu karşılıksız aşk ve Narkissos’un kendine duyduğu narsist aşk..

Efsaneye göre; Dünyalar güzeli peri kızı Ekho (Echo) kendisine aşık olan hiç kimseye yüz vermezmiş. Güzelliği dillere destanmış. O güzel gönlünü kimselere vermezken karşısına yakışıklı avcı Narkissos çıkmış. Kayalıklarla çevrili bir mağarada rast gelmişler birbirlerine ve Narkissos seslenmiş: “Kimse var mı?”, Echo da yanıt vermiş ortaya çıkarak. Yakışıklı avcıya görür görmez aşık olmuş peri kızı. Avcı da onun güzelliğine hayran kalmış fakat diğer aşıklarına yaptığı gibi ona da yüz vermemiş ve ondan uzaklaşmış. Echo bunun üzüntüsüne dayanamamış, kara sevda denir ya, tutulmuş bir kere.. günden güne erimiş ona olan aşkından ve bu aşk acısına dayanamayarak ölmüş. Vücudundan arda kalan kemikleri kayalıklara karışmış ve sesi de o kayalıklarda ‘eko’ dediğimiz yankılara dönüşmüş.

Ne zaman birisi dağlara taşlara seslense feryat etse Echo’nun sesi olmuş ve Onun aşkının acısının yansıması olurmuş. Ama.. Bu duruma kızan Olympos tanrıları Narcissos’u cezalandırmaya karar vermişler…

Günlerden bir gün yakışıklı avcı çok yorulur ve bitkin bir şekilde su kenarına gelerek su içer. Su içerken berrak suda yansımasını görür ve kendine hayran kalır. Vücuduna yüzüne baka kalır, kendine aşık olur avcı. Sudaki yansımasını izlemekten kendini alıkoyamaz.. Aşık olmuştur kendine, hemde hiç kimseye aşık olmadığı kadar, büyülenmiştir… Yerinden kalkamaz ve günlerce kendini seyre dalar.. ve Narkissos da tıpkı Echo gibi günden güne erimeye başlar ve dere kenarında uzanmış bir şekilde can verir. o güzel vücudu nergis çiçeğinin tohumlarına dönüşür ve o nehir kenarında mis gibi sarılı beyazlı açmaya başlar çiçekler.. ‘Narsizm’ ve ‘narkoz’ kelimeleri Narkissos adından gelmektedir.

Böylece bu muhteşem çiçek; imkansız aşkın, sevip de kavuşamayanların ve uğruna ölebilecek kadar güzel olmanın sembolü olmuştur.

Beyza Koçoğlu

Önerilen makaleler