Medusa… Didim’in Apollon Tapınağından sonra en önemli sembollerinden biridir. Görseldeki yapı Apollon Tapınağında bulunmaktadır ve günümüzde koruma altına alınmıştır.

Dedemlerin Didim’e yani o zamanki adıyla Yoran’a mübadele ettikleri dönemde herhangi bir koruma bulunmamaktaydı ve tapınağın çevresindeki bu eski Rum köyünde tarihi eserlerimizi korumuş ve sahip çıkmışlardır.

Gelelim şu klasik mitolojisine;

Medusa, bütün tanrıları kendisine aşık eden, güzelliğiyle dillere destan olmuş genç bir kadındır. Güzelliği herkes tarafından bilinmekte ve bu yüzden bütün kadınlar kendisini kıskanmaktadır. Medusa hiç kimseye yüz vermemiş ve kimseyle evlenmemiştir. Kendini Tanrılara adamış ve adeta bir rahibe gibi yaşamaktadır. Zeus’un kızı, zeka tanrıçası Athena’nın tapınağında 2 kız kardeşiyle birlikte (Gorgon Kardeşler olarak geçer) hizmet etmektedir. Athena denizler tanrıçası Poseidon ile evlenmiştir ve Poseidon’un, illa ki bu dünyalar güzeli kadın dikkatini çekmiştir. Athena’da tapınağında hizmet veren Medusa’nın güzelliğini fark etmiş fakat kendisi kadar güzel ve zeki olmadığını düşünüp kibre kapılarak bunu önemsememiştir. Fakat Poseidon Mudusaya aşık olmuştur, güzelliği aklından çıkmıyordur ama bir ölümlüye aşık olduğunun bilinmesi onun için onur kırıcı olacağından aşkını gizlemiş. Medusa, ona bir bakanın bir daha bakışlarını üzerinden alamadığı muhteşem güzellikte ve cazibede bir kadınmış. Poseidon Medusayı takıntı haline getirmiş ve onu elde etmek istiyordur. Medusaya birlikte olmayı sürekli teklif eder peşinden çok koşar fakat her seferinde Medusa Poseidonu reddeder. Tutkularına yenilen Poseidon, Medusa’ya Athena’nın tapınağında zorla tecavüz etmiştir. Athena bu olayı duyduğunda müthiş bir kıskançlığa ve öfkeye kapılarak Medusa’yı cezalandırır. Onun dillere destan güzelliğini korkunç bir canavara dönüştürmüştür. Poseidona kızmak yerine acizce hıncını Medusadan çıkartmak istemiştir. Bukle bukle uzun saçlarının her bir teli yılana dönüşmüş, efsunlu bakışları taş eder olmuştur. O ve diğer iki kız kardeşini de yılan saçlı canavarlara dönüştürerek yer yüzüne çıkmasını engellemiş ve uzaklara sürmüştür. Artık ona bakan ve onun baktığı her kim olursa olsun taşa dönüşecektir…

Medusa Poseidon’dan hamile kalmış ve onun kanından Pegasus (kanatlı beyaz at) meydana gelmiştir.

Farklı bir bakış açısı getirmek isterim.

Şöyle ki;

Medusa Yunan mitolojisinde yer almış en yanlış anlaşılan ve kötü bir varlık olarak anlatılan bir karakterdir. Fakat bir ölümlü olarak haksızlığa ve tecavüze uğramış çaresiz ve masum bir kadındır özünde. Aslında Athena kötülük yapmak isterken ölümlü Medusa’ya iyilik yapmış ve onu daha güçlü bir varlığa dönüştürmüştür. Kurban rolünde sıradan bir ölümlüyken, hiçbir avcının onu alt edemediği metafizik güçleri olan Medusa, efsunlu ve karanlık güzelliğiyle daha güçlü bir şekilde efsanelerin kadim sayfalarına adını kazımıştır…

Luciano Garbati Eseri- Medusa’nın İntikamı – Perseus’un başını alması

İnsanlık ‘Kova Çağı’yla artık yeni bir çağa giriş yapmış bulunmakta. Efsaneler ve Hikayeler yeniden yazılmalı ve yeniden yorumlanmalı, Kadın madur olan değil güçlü olandır. Dişil enerjidir. Allah’ın Rahman ve Rahiym sıfatının yer yüzündeki tecellisidir.. Anadır, Merhametlidir, Kadın sevgidir..

Sevilen ve korunandır..

Ayrıca; Medusa efsanesi Anadolu mitolojisinde de ‘Şahmeran’ Efsanesiyle karakter olarak çok benzeşmektedir.

Apollon tapınağında bulunan Medusa’ya ait bu taş üzeri yontma tarihi eserde dikkatimi çeken küçük ama anlamı derin bir ayrıntı bulunmakta. O da kozalak figürü. Bu benim yorumumdur ki; ‘Tanrı’ olarak adlandırılan bu varlıklar başka boyutun varlıklarıydı ve insanoğlu bu varlıkları kozalağın sembolize ettiği epifiz bezi yani üçüncü gözleriyle algılayıp görmekteydi. İnsanoğlunun mükemmel yapı ve doğası henüz bozulmamış ve özelliklerini yitirmemişken epifiz bezimiz başka boyut varlıklarını algılamaktaydı. Bu bana ait bir yorum olmakla birlikte, kozalağın sembolize edildiği her figürde boyutsal durumlardan söz edilebilir olması tesadüfi değildir.

Tasavvufta da geçtiği gibi: ‘ Alemler vardır iç içe..” olarak bahseder..

Bizler insanoğlu 3 boyutlu bir dünyada yaşamaktayız.

Zaman- Mekan ve Madde…

Bir de İnsanoğlunun henüz anlamlandıramadığı ama kuantum fiziğince araştırılan, Zaman mekan ve maddenin sınırlandırmadığı yüksek boyutlar mevcuttur. Unutmamalıyız ki, bu sonsuz evrende ‘imkansızlık’ mümkün değildir.

Kolektife ışık olsun

Beyza Koçoğlu

Önerilen makaleler